Adana’nın tarihi Karasokulu Mahallesi’nin Taşköprü’ye bakan sokaklarından birinde, 48 yaşındaki Fatma Arınç “ev konseptinde” dekore ettiği dükkanında müşterilerine “anne köftesi” ikram ediyor.
Türkiye’nin “kebap şehri” Adana’da birçok başka köfteci bulunsa da, müşterilerinin arasında “Fatoş Abla” olarak tanınan Arınç, şehrin tek kadın köftecisi.
Köfteciliğe yaklaşık 20 yıl önce ailesiyle yaşadığı evinin bahçesine kurduğu bir tablada başlayan Arınç, ilk iki yılın ardından satışlarına minibüste devam etmiş. 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketinde minibüsünü park ettiği arsanın enkaz altında kalmasının ardından da dükkana taşınmış.
Arınç, kararlılığı ve direnci sayesinde başarılı bir işletmeci olsa da hikayesi, kadın girişimcilerin Türkiye’de karşı karşıya kaldığı birçok zorluğa dikkat çekiyor.
Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) adına Inside Turkey’e konuşan Elif Özduran’ın verdiği bilgiye göre Türkiye’de kendi işini kurmak isteyen kadınların önüne, finansa ve eğitime erişimdeki zorluklar, rol model ve network eksikliği, çocuk ve yaşlı bakım sorumluluğu, kadına karşı şiddet gibi birçok engel çıkıyor:
“Finansa erişimde yaşanan sıkıntılar bunların başında geliyor ve kadın girişimciler için çok önemli bir sorun oluşturuyor. İşini kurmuş büyütmek isteyen bir kadın girişimcinin önünde kamu ve özel sektörde satın alma süreçlerinde daha çok erkek tedarikçilere başvuruluyor olması gibi engeller de var.”
Arınç, 2003 yılında babasının vefatının ardından köftecilik mesleğini devralırken sermayesi, müşteri kitlesi ve iş modeli de kendisine kaldığı için bazı engellerle karşılaşmadan mesleğine devam edebilmiş. Ancak buna rağmen, babası hayattayken çalışmak yerine ev işlerine yardımcı olduğu için çalışma hayatına dair öğrenmesi gereken çok şey olmuş:
“Günü kurtaralım diyerek başladık, buralara geleceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Minibüste köfte yapmak aklıma gelmezdi tabi ki, aklımın ucundan bile geçmeyecek bir meslek dalıydı.”
Adana’nın Seyhan Halk Eğitim Merkezi’nde aşçılık usta eğitmeni olarak çalışan Hatice Berkcan da Inside Turkey’e, derslerine katılan kadınların çoğunlukla yemek yapmayı bildiklerini, ama püf noktaları öğrenmek için eğitim aldıklarını söylüyor.
“Bazı kadınlar bir yerler açabilmek amacı ile sertifika almaya çalışıyorlar,” diyen Berkcan’ın verdiği bilgiye göre birçok kadının kendi dükkanını açma hayali olsa da maddi imkansızlıklardan dolayı bunu başaramıyorlar.
Minibüsünde köfte satmaya ilk başladığında ‘kadın köfte yapar mı’ benzeri yorumlar alan Arınç gibi birçok kadının başarılı olmak için sosyal ve kültürel ön yargılarla kararlı bir şekilde mücadele etmek zorunda kaldığını belirten KADER’den Özduran da Türkiye’de kadınların işletmeciliğe atılmasının önündeki en büyük engellerden birinin “erkeği hayatın merkezine koyarak kadını ikinci plana atan ataerkil kültür” olduğunu söylüyor:
“Bir kadın çalışmak veya iş kurmak istediğinde, önce evdeki sorumluluklarını yerine getirmesi ve ardından evdeki erkeğin onayını olması gerekiyor.”
Köfteci Arınç ise bu konuda şanslıymış. Mesleğine ilk başladığında karşılaştığı zorluklarla mücadele ederken toplumdan ve yakın çevresinden destek gördüğünü anlatıyor:
“Hiç korkmadım çünkü benim bulunduğum sokak zaten benim doğduğum ve büyüdüğüm mahalle, benim ayaklarımın yere sağlam basmasının sebebi de buydu. Belki başka bir yerde başlasam zorlanabilirdim ya da korkabilirdim. Eşimin desteği en başından beri arkamdaydı, o sayede belki de kendimi bu kadar güvende hissettim ve bu şekilde ilerledim.”
Kadınların işgücüne katılımının hayati önem taşıdığını belirten Özduran, aksi takdirde nüfusun yarısının enerjisinin, aklının ve bilgi birikiminin kullanılmamış olacağına dikkat çekiyor:
“Araştırmalar kadınların ekonomiye eşit katılımı ile ülkemiz ekonomisinin yüzde 30 büyüyeceğini, kadın girişimcilerin dünya ekonomisine 2030 yılına kadar 13 trilyon dolar ek katkı sağlama potansiyeli olduğunu gösteriyor.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da seçim kampanyası kapsamında Ocak ayında kadın girişimcilerle beraber katıldığı bir programda, Cumhuriyet tarihindeki en yüksek kadın istihdam seviyesine ulaşıldığını açıklamış ve “Her fırsatta tekrarladığım gibi kadınları hayatın dışında tutan toplum, potansiyelinin yarısını dışarıda tutmuş olur,” demişti.
Ancak rakamlara bakıldığında, Türkiye’deki iş gücünün cinsiyet eşitliği konusunda hala büyük eksikleri olduğu görülüyor. TÜİK’in Ağustos verilerine göre kadınlar iş gücünün yalnızca yüzde 36’sını oluştururken, işsiz kadınların sayısı da 1,5 milyona ulaştı.