Aydın’ın Söke ilçesinde yaşayan Nilgün Öz Ünsel, iki yıl öncesine kadar aynı kentte
öğretmen olarak çalışıyordu. Bugünlerde ise çilek yetiştirme hayalini hayata geçiren Ünsel, en yeni teknolojileri kullanarak topraksız üretim yapıyor.
“Çileklerim benim çocuklarım gibi, onlara her gün sevgi ve şefkat veriyorum” diyen Ünsel, çileklerini toprak yerine besin maddesi yüksek suda yetiştiriyor.
Türkiye’nin önemli tarım ürünlerinden biri olan çilek, özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetiştiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 verilerine göre Türkiye’de toplamda yaklaşık 180.000 dekarlık alanda çilek ekimi yapılırken, yıllık üretim de ortalama 546.525 ton civarında seyrediyor.
“Çilek güzel bir bitki, ne veriyorsanız onu alıyorsunuz,” diyen Ünsel, toprak yerine kokopit adıyla bilinen hindistan cevizi kabuğu rendesi kullanıyor. Sıkıştırılmış paketler halinde satılan kokopit, su verildikçe şişiyor.
Son yıllarda gittikçe popülerleşerek çiftçilerin üretimini artırmaya yardımcı olan topraksız tarım, iklim krizi sebebiyle tarım arazilerinin ve verimli toprakların daralması sebebiyle de büyük önem taşıyor. Ancak topraksız tarımın yüksek işletme maliyeti ve teknik donanıma dair bilgiyi gerektirmesi, çiftçilerin gözünü korkutabiliyor.
Ünsel de Pamukçular Köyü’ndeki bir buçuk dönümlük arazisinde üretime başlamadan önce, bilinen bir topraksız tarım mühendisliği şirketinden danışmanlık almış. Ziraat mühendisi olan eşinin de desteğiyle bu alandaki bilgi birikimini genişlettiğini belirten kadın çiftçi, “Her gün kendimi geliştirerek araştırıp okuyor ve sektördeki insanlarla bir araya geliyorum. Bu alanda sıfırdan geldiğim için benim adıma her şey merak konusu” diyor.
Topraksız tarımın en büyük avantajlarından birini “küçük bir alanda bile verimli sonuçlar elde edip birçok ürün yetiştirmek” olarak nitelendiren Ünsel, geleneksel tarımda bir dönüm alana 5.000 fide ekilirken, topraksız tarım sayesinde bir buçuk dönümlük bir sera sisteminde 30.000 fide ekilebildiğini ifade ediyor.
Topraksız tarımda üretim süreci, fidelerin dikimiyle başlıyor ve ölçümlerin ardından ana tanka besin elementleri ekleniyor. Bu süreçte kokopitlerin içerisindeki damlama sulama sistemiyle besin değeri kontrol edilen su düzenli olarak fidelere iletiliyor.
Çileğin evre evre kendini değiştiren bir bitki olduğunu belirten Ünsel, “Büyüdüğünde içerisindeki yaprakların temizlenmesi gerekiyor, kardeşlenmeler oluyor. Yani, her şey tamamen insan elinde ve kontrol gerekiyor” sözleriyle üretim sürecinde gereken özeni anlatıyor.
“Çilek üretimi büyük bir emek istiyor” diyen Ünsel’in sahip olduğu seradaki çalışanların sayısı temizlik ve dikim zamanlarında 30’a kadar yükseliyor ve çoğunlukla da kadınlardan oluşuyor. Ünsel’e göre çalışanların genelde kadın olması da serada “ev ortamı gibi” bir çalışma alanı yaratıyor.
“Bir kadın üretici olmaktan çok mutlu ve gururlu olduğunu” söyleyen Ünsel, tarım sektöründe bir kadın olarak “yapamazsın” kelimesini çok duyduğunu ancak ciddiye almadığını belirterek ekliyor: “Eğer siz kendinize ve yapacağınız işe güveniyorsanız hiçbir şeyi sizi fazla etkilemiyor.”