Meltem Parlak (Credit: Ozan Cagman, dsn Atolye)

Kadınlar komik değil, zorlamayın. 

Teyze sen bu işi bırak.

İticisin, bir kez bile gülmedim.  

Aslında ne yapman lazım, biliyor musun…

Kadın stand-upçıların dünyasına hoş geldiniz.  Komedi ile uğraşan kadınların sayıları yukarıda da gördüğünüz her gün karşı karşıya kaldıkları cinsiyetçi tavırlara rağmen giderek artıyor. 

Türkiye’nin gerek ana akım, gerek alternatif komedi sektörlerinin en popüler isimlerinin çoğunluğunu erkekler oluşturuyor. Cem Yılmaz, Ata Demirel ve Yılmaz Erdoğan gibi komedyenler on yıllardır popülerliklerini korurken, yeni kuşak komedyenlerin başını da Doğu Demirkol, Mesut Süre ve Hasan Can Kaya gibi isimler çekiyor. 

Leyla Ezgi Dinç (Fotoğraf: Serkan Sert)

Her ne kadar durum böyle olsa da kadın komedyenleri de artık Kadıköy gibi İstanbul’un eğlence merkezlerindeki mekanlarda neredeyse erkekler kadar görmek mümkün.

Komedide eşitlik yaratmaya çabalayan kadın stand-up topluluklarının öncülerinden biri, beş kadından oluşan Çok da Fifi. Öte yandan Türkiye’nin en popüler stand-up grubu TuzBiber’in sahnesinde de kendi kitlesini yaratmış ya da yaratmaya yakın kadınlar yer alıyor. Buna rağmen TuzBiber’in Ağustos programında 10 erkeğin tek kişilik gösterisine yer verilirken, sadece bir kadına aynı imkanın sunulması da, hala gidilecek yolun uzun olduğunu gösteriyor. 

Buna karşın bazı seyirciler, sektörde cinsiyet eşitliğine yönelik ilerlemeden memnun. 

Inside Turkey’e konuşan freelance proje yöneticisi Tuğçe Akyüz, “Kadın komedyen gördüğümde büyük bir susuzlukla atlıyorum açıkçası, keşke daha fazla olsa da izlesek” diyor. 

İstanbul ve Melbourne şehrinde yaşayan Akyüz, izlediği ilk kadın komedyenin regl öncesi sendromu ve antidepresanlardan bahsettiğinde yaşadıklarını “Hayatımda ilk defa benimle aynı şeyleri yaşayan bir insanın bundan uluorta bahsettiğini duyduğumda sevincimden ağlayacaktım nerdeyse” sözleriyle anlatıyor.

Inside Turkey’e stand-up gösterilerini sıkı şekilde takip ettiğini söyleyen laboratuvar teknisyeni Akın Çetin de Türkiye’deki popüler stand-up sanatçılarının neredeyse hepsini sahnede izlemiş.

Melisa Besnili (Fotoğraf: Cem Gültepe)

Kadın komedyenleri çok komik bulduğunu söyleyen Çetin, “Ben şahsen haz alıyorum komik kadın görmekten, dinlemekten, izlemekten” diyor: 

“Ayrıca komedinin, şakanın cinsiyeti olmaz. Kadın komedisi diye ayırabilir miyiz bilmiyorum ama ilk ağızdan hikayeler dinlemek, kadınların gündelik dertlerini, kadınların kendi ağızlarından dinlemek daha keyifli olabiliyor. Bir ürünü direkt fabrika satış mağazasından almak gibi…” 

Sosyolog ve yazar Leyla Ezgi Dinç, erkek egemenliğinde olduğunu düşündüğü ‘Açık Mikrofon’ formatına alternatif olarak Bacım Mikrofon adında bir gösteri hazırlıyor.

“Bacım Mikrofon’u kadınların, kadın+’ların, lubunyaların, queerlerin kısacası heteroseksüel erkek olmayan herkesin katılabildiği bir format olarak tanımlayabiliriz” diyen Dinç’e göre komedyenlerin sahneyi ilk kez deneyimlediği açık mikrofon etkinliklerinin katılımcıları çoğunlukla erkeklerden oluşuyor ve bu gecelerdeki “cinsiyetçi, çağdışı, içi geçmiş, mizah sosuna bulanmış nefret söylemleri içeren şakalar” kadınların zihninde sorular yaratıyor:

“Seyirci, komedyen ve diğer komedyenlerden oluşan üç taraflı bir değer terazisi var normalde. [Bacım Mikrofon’da değer terazisini] biraz tekmelemek istedim.  Biraz kapalı komüniteden güç bulmak istedim. Kendi sesimi yeniden duymak istedim. Öyle de oldu. Bugüne kadar üç etkinlik yaptık. İlerleyen aylarda devam ettirmeyi düşünüyorum.”

Tuğçe Akyüz (Credit: Her own archive)

Sanat Tarihi öğrencisi ve sanat yönetmeni Melisa Besnili, 1 yıldır stand-up yapıyor ve çoğunlukla Kadıköy’deki komedi barlarında sahne alıyor. Inside Turkey’e konuşan Besnili stand-up’ın erkek egemen bir sektör olduğu görüşüne katılıyor ancak bu dengenin değişmeye başladığını da ekliyor:

“Sahneye çıkanların da organizasyon tarafında çalışanların da çoğunluğu erkek. Ancak bunun değişmeye başladığını düşünüyorum. Tam olarak söylemlerde oturmuş olmasa da, komedi kulüpleri tarafından kadınların daha çok sahneye çıkması gerektiği bilinci gelişmeye başladı ve hatta pozitif ayrımcılık yapılıyor.” 

Akın Çetin (Credit: His own archive)

Yakın zamanda Besnili’nin başına gelen bir ayrımcılık olayı da, sektörde hala yol katedilmesi gerektiğini gösteriyor:

“Bir komedi kulübü, şu an kapandı sanırım, takvim oluştururken müsait olduğum tarihe beni yazamayacaklarını, çünkü o tarihte başka bir kadın komedyen olduğunu söylemişlerdi. Aynı gece sahneye altı komedyen çıkıyor, beşinin erkek olmasında bir sakınca görmüyorlar ama iki kadını aynı gün sahneye çıkarmak istemiyorlar.”

Inside Turkey’e konuşan deneyimli komedyen, Çok Da Fifi’nin kurucularından Meltem Parlak ise sektördeki cinsiyet egemenliğine odaklanmadığını söylüyor.  

 “Erkek egemenmiş, kadın egemenmiş böyle meseleler hep röportajlarda karşıma çıkar. Ne yalan söyleyeyim biraz da tadımı kaçırır. Bu meselelerin artık izah yapmamızı gerektirmeyen meseleler olmasını isterdim. Bu meslek kadın erkek gözetmeden herkes için zor ve riskli. Sahnede karanlıkta, şakalarınız, mikrofon ve siz varsınız.”

İşletmelerin kendilerine yeterince sahne süresi tanımamasının üstesinden, kadın meslektaşlarıyla birlikte hareket ederek geldiğini söyleyen Parlak, Çok Da Fifi’yi de “Varolan şartlarda izleyicimize erişmemiz biraz güçtü. Biz de o dönemde birlikte yol almak istediğimiz meslektaşlarımla bir grup kurup izleyicimize ulaşmanın yolunu bulduk. Pek çok kez turne yaptık, hala da gösterilerimize çeşitli mecralarda devam ediyoruz” sözleriyle anlatıyor.  

Bu aralar kadın komedyenler üzerine bir belgesel hazırlığında olan Besnili de şakalarını yazarken cinsiyet temelli bir yerden bakmadığını, ama bazen seyircilerin kendisini cinsiyet odaklı algıladığını anlatıyor:

“Gelip izleyen seyirciden şunu duyuyorum; ‘Ben normalde kadın komedyenlere gülmüyorum ama…’ Bu şu demek aslında: ‘Sana güldüm çünkü bugün bana kadın olmakla ilgili bir şey anlatmadın.’ Bu oldukça rahatsız edici.

“Komedyen olma kariyeri seçmiş bir kadınsanız, kendinizle psikolojik savaş vereceğiniz çok fazla parametre var çünkü özünüzün reddedilmesi isteniyor gibi bir durum var. Sahneye çıktığında tabulardan bahsetme, ‘bir kadın olarak’ temiz içerik ver seyirciye. Bence bu kadın komedyen sayısının az olmasının da sebeplerinden biri. Zaten şu an bir kadının sahneye çıkması başlı başına politik bir durum.”

Otosansür aslında, toplumdan linç yemekten ya da sahnede kendisine saldırılmasından endişelenen birçok komedyenin ortak sorunu. 

Inside Turkey’e konuşan komedyen Nilüfer Yüce, hem Türkiye’de hem de ABD’de sahne almış; ilk gösterilerinde “kadınsı” görünmemeye dikkat ettiğini söylüyor. Bugünlerde ise gösterilerinde özellikle kadın seyircilerine hitap eden içeriklere yer veriyor: Kadınların hormonal dengelerine dikkat etmelerini ve doğum kontrol ilaçlarının sakıncaları hakkında bilgi sahibi olmalarını söylüyor, hatta okuduğu In The Flo adlı kitabı öneriyor. 

Dinç ise sahnede didaktik durmamak ve “itici kadın” olarak etiketlenmemek gibi kaygılara kapıldığını söylüyor:

“Mesela cinsellikten bahsettiğimizde inceden dalga konusu olabiliyoruz. Bunun adı “kadınlar kolaya kaçıyor” oluyor. Reglimden bahsediyorum. Niye bahsetmeyeyim ayol? 5-10 yılda bir deneyimlediğimiz seçimler üzerine şaka yapmak normal de 31 yıldır ayda bir hafta deneyimlediğim bir olay hakkında konuşmam niçin anormal olsun? Regl şakalarımı gazete kağıdına mı sarayım, napayım?”  

“Buradaki ana problemin, bir kadının eline mikrofon alıp fikirlerini söylüyor olabilmesi olduğunu düşünüyorum. Hele ki kadın olmakla ilgili ‘kadınca’ bir şey anlatmasına hiç tahammül yok. Ben bir kadın seyircinin ya da kadın internet kullanıcısının erkek bir komedyeni futbol anlatıyor diye linçlediğini ya da burun kıvırdığını görmedim.”