Kadın hakları savunucuları, Koronavirüs sürecindeki sokağa çıkma kısıtlamaları sırasında artan aile içi şiddet konusunda Türkiye hükümetinin harekete geçmediği konusunda uyarıyor.

İçişleri bakanlığı tarafından mayıs ayı sonlarında yayınlanan resmi istatistikler, kadınlara yönelik saldırı ve kadın cinayetlerinde bir düşüş olduğunu gösteriyor. Fakat kadın hakları savunucuları, birçok olayın bildirilmediğini ve kısıtlama önlemlerinin kadınları yaşam alanlarını potansiyel istismarcılarla paylaşmaya zorladığını söyleyerek aynı fikirde olmadıklarını belirtiyor.

Aile içi şiddet hattı da olan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından toplanan verilere göre aile içi şiddet, sosyal mesafe tedbirlerinin ilk uygulamaya konulduğu mart ayında yüzde 44, nisan ayında yüzde 55 arttı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun kurucusu ve doktor Gülsüm Kav, Inside Turkey’e kadınları şiddet yanlısı erkeklerle aynı evi paylaşmak zorunda bırakan “Evde Kal” yönlendirmeleri nedeniyle şiddetin arttığını belirtiyor.

Doktor Gülsüm Kav aynı zamanda Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun eş kurucusu. (Fotoğraf: Gülsüm Kav’ın kişisel arşivinden)

Gülsüm Kav, 2020 yılının başında İçişleri Bakanlığı istatistiklerinin yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre %22 düşüş kaydetmesi ile umutlandıklarını; fakat karantina ilan edildikten sonra artan şiddet nedeniyle umutlarının yerle bir olduğunu söylüyor. 

Diğer birçok ülkede olduğu gibi, cinsiyete dayalı şiddetin çoğunluğu evde gerçekleşiyor. Türkiye Polis Akademisi‘nin bir raporuna göre 2016, 2017 ve 2018 yıllarındaki kadın cinayetlerinin yüzde 72,8’i evde meydana geldi. Failler ise genelde ya eşler ya da eski eşler olarak kaydedildi.

Kadın cinayetlerinin meydana geldiği yerler: apartmanlar dairelerinde ve evlerde %72.8; sokaklarda %15; açık arazi ve kırsal alanda %3,3; işyerinde %3,2; diğer alanlarda %5,7. (Görsel: Polis Akademisi Kadın Cinayet Raporu’ndan bir grafik)

Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik erkek şiddeti vakalarını takip eden bianet.org haber sitesine göre erkekler 2020’nin başından bu yana Türkiye’de 102 kadını öldürdü.

Vakalar arasında şiddet eğilimli olduğu bilinen erkeklerin kadın aile üyelerine saldırdığı örnekler var. Geçtiğimiz kasım ayında karısına saldırması suçuyla altı ay hapiste kalmasının ardından serbest bırakılan Müslüm Aslan, 21 Nisan’da dokuz yaşındaki kızı Ceylan’ı ölümüne sebep verecek şekilde dövdü.

25 Nisan’da yine hapishaneden yakın zamanda salınan Fatih S, çocuklarıyla birlikte aile evini terk eden eşini kaçırdı ve müdahale etmeye çalışan polisi silahla tehdit etti.

Kav, Inside Turkey’e kadın hakları savunucularının hükümeti pandeminin en başında aile içi şiddette olası bir artış olabileceği konusunda uyardığını söylüyor.

“Her acil durumda kadınlar, çocuklar, LGBTİ+ insanlar, yaşlılar ve engelliler gibi savunmasız gruplara karşı şiddet artıyor,” diyor Kav.

Ne var ki, adalet sistemi üzerindeki baskıyı hafifletmek için alınan kararlar durumu daha da kötüleştirmiş olabilir. Hâkimler ve Savcılar Konseyi tarafından mart ayı sonlarında yayınlanan yönerge, kadınları ve çocukları aile içi şiddet ve tacizden korumak amacıyla 6284 sayılı yasa uyarınca alınan kararların “sağlığı tehdit etmeyecek şekilde değerlendirilmesi” gerektiği tavsiyesini içeriyor.

2012 yılında kabul edilen ve aktivistler tarafından “kadınlar için can simidi” olarak tanımlanan yasa, şüpheli faillerin evden uzaklaştırılmasına ve önleyici gözaltına alınmasına izin vermekteydi. Yönerge ise bu tedbiri etkili bir şekilde askıya almış oldu.

Kadın hakları konusunda uzman avukat Meriç Eyüboğlu, “Mevcut koşullar altında, bir kadın şiddete maruz kaldığında polis veya savcıdan yardım istediğinde, onu destekleyecek hiçbir önlem yok,” diyor ve ekliyor, “Saldırgan uzaklaştırılmıyorsa, kadınlara başka yerlere sığınma hakkı verilmelidir. Fakat sığınaklardaki koşullar çok kötü ve alternatif yok. ”

Kadın hakları konusunda uzman avukat Meriç Eyüboğlu. (Fotoğraf: Eyüboğlu’nun kişisel arşivi)

Yönerge ayrıca Mor Çatı Kadın Sığınma Evi Vakfı tarafından da eleştiriliyor. Resmi bir bildiri ile “Bu karar, faillerin güvenliğine kadınların güvenliğine nazaran öncelik verildiği anlamına geliyor,” diyen Mor Çatı saldırıya uğrayan kadınların sığınağa alınmadan önce mutlaka polise resmi şikâyette bulunmaları ve kanıt göstermeleri gerektiğini not ediyor: “Güvenlik, sağlık gibi herkesin hakkıdır.”

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu, Inside Turkey’e hemen her organizasyonun kendilerine kadınların polise gidip şikâyette bulunduktan sonra eve gönderildiklerini bildirdiğini aktarıyor.

Eroğlu, polisin şikâyette bulunan kadınlara “pandemi var, evinizde daha güvende olursunuz” diyerek kadınları şiddete maruz kaldıkları evlerine yolladıklarını da sözlerine ekliyor.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu. (Fotoğraf: Elif Akgül)

Eroğlu nisan ayında serbest bırakılan 90000 suçluya da dikkat çekiyor. Cinayet ve cinsel saldırı suçuyla hapiste olan erkekler bu salıverilmeden muaf olsa da Eroğlu’na göre kadınları tehdit eden, şiddet uygulayan ve taciz eden birçok erkek hapishanelerden dışarı çıktı.

Eroğlu, “Müşterilerimden biri bana eşinin hapishaneden çıktığını ve telefonda kendisini tehdit ettiğini söyledi. Buna benzer sayısız olay duyduk,” diyor.

Eroğlu’na göre hukuki sistem pandemiden önce de aile içi şiddet konusunda önlem almakta yavaştı. Polise eski eşi hakkında şikâyette bulunduktan birkaç saat sonra Ağustos 2019’da on yaşındaki kızının yanında öldürülen Emine Bulut buna bir örnek. Ayşe Tuba Arslan da bir yıl içerisinde polise eski eşi hakkında 23 kez şikâyette bulunmasına rağmen Kasım 2019’da öldürüldü.

Mayıs ayında hükümetin karantina koşullarını esnetmesi ile birlikte İçişleri Bakanlığı bu yıl kadın cinayetlerinde ve aile içi şiddet vakalarında düşüş olduğunu belirten bir bildiri yayınladı. Bakanlığın rakamlarına göre 2020’nin ilk dört ayında geçtiğimiz yılın ilk dört ayına nazaran kadın cinayetlerinde %33 düşüş görülüyor. Bildiri ayrıca Türkiye’de ilk Koronavirüs vakasının kaydedildiği 11 Mart’tan sonraki 70 günde aile içi şiddet oranlarında ve kadın cinayetlerinde bir önceki aynı döneme kıyasla düşüş olduğunu belirtiyor.

Mor Çatı Kadın Sığınma Evi Vakfı, bu resmi açıklamanın gerçekleri yansıtmadığını belirtiyor.

Mor Çatı’ya göre kadınlar acil polis hattına ulaşamadıklarını ya da şiddet gören kadınlara destek amacıyla açılan telefon uygulaması KADES’e durumlarını bildirdiklerinde hiçbir yanıt alamadıklarını sıklıkla dile getirdi. Vakıf ayrıca polis karakollarına giden bazı kadınlara memurların salgın yüzünden hiçbir şey yapamayacaklarını söylediklerini bildirdi.

Mor Çatı, 6284 sayılı yasanın, kadın sığınaklarının kapasitesini ve hijyen standartlarını artıracak önlemlerin yanı sıra, tümüyle yenilenmesini talep ediyor. Gülsüm Kav da kullanılmayan otellerin sığınağa çevrilmesi gibi alternatif sığınak imkânlarının sunulmasını ve aile içi şiddeti bildirmek için devlet destekli özel bir yardım hattı açılmasını öneriyor.